31 Ocak 2008

Elmalı Muffin



Bu muffin’in şimdiye kadar yaptığım muffin denemeleri içinde en lezzetlilerinden olduğunu söyleyebilirim. Özellikle piştiğinin ertesi günü tadı daha iyi oturuyor, yemeye doyum olmuyor. Benim gibi elma ve tarçın birleşiminden hoşlanıyorsanız denemenizi tavsiye ederim.



Gerekli Malzemeler : (12 Ad. Muffin için)

• 100 gr tereyağı (oda ısısında yumuşatılmış)
• 100 gr toz şeker (~ 1 su bardağı)
• 300 gr un (~ 2,5 su bardağı)
• 250 ml süt
• 1 yumurta (hafifçe çırpılmış)
• 2 ad. orta boy küp doğranmış elma
• ½ su bardağı ceviz
• 1 paket kabartma tozu
• 1 tatlı kaşığı tarçın
• 1 çimdik tuz

Üzerine serpmek için :

• 1 yemek kaşığı pudra şekeri



1. Fırını 180 ºC’ye ayarlıyoruz.
2. Muffin kağıtlarımızı kalıbımıza yerleştiriyoruz
3. Toz şeker, hafifçe çırpılmış yumurta, oda ısısında yumuşamış tereyağı ve sütü derin bir kapta çırpıyoruz.
4. Mikseri bırakıp tahta bir kaşık yardımı ile elenmiş un, kabartma tozu, tuz ve tarçından oluşan kuru malzemeleri çırptığımız karışıma ilave ediyoruz.
5. Kuru malzemeler gözden kayboluncaya kadar karıştırıp küp doğranmış elma ve cevizi de ekliyoruz.
6. Kaşık yardımı ile muffin kağıtlarımıza paylaştırıp, önceden ısıttığımız fırında yaklaşık 25-30 dk. pişiriyoruz.
7. Tel ızgara üzerinde soğutup, süzgeç ile pudra şekeri serpiştiriyoruz.

30 Ocak 2008

Nefesimi Kesecek Anlar




Sevgili Devletşah’ın beni sobelediğini bildiren mailini okuduğum andan itibaren düşündüm durdum. Bu mim aynı zamanda hayatımın muhasebesini yapmamı da sağladığı için daha çok sevdim. Nefesimi kesecek anları yazmam gerekiyordu, üç grup halinde.




Resimsiz yazıları sevmediğim için, fotoğraf çekmenin önemini henüz kavramadığım döneme de ait olsa, eski makinemle gece çektiğim ve bu yazımda yayınladığım çizim fotoğraflarımı cevaplarımla ilgili olduğunu düşündüğüm için, hafta sonu yeni çekilenleri ile değiştirilmek üzere yazıma eklemek istedim.






Birincisi ; İşte bunlar, bakalım kaç tanesi gerçek olacak...

• Üniversite sınavlarına tekrar hazırlanıp Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinin Güzel Sanatlar Fakültesine girmek, hem de yetenek sınavında iyi bir derece alıp.
• Fakülteden yine iyi bir derece ile mezun olmam ve her gün aynı heyecan ve şevkle gideceğim bir işim, ofisim olması
• Bu maddeler için biraz geç kaldığımı düşündüğüm için daha gerçekçi olduğu düşüncesi ile pastane ve cafe tarzında kendi yaptığım ürünleri satışa sunabileceğim bir iş yerimin olması hatta daha ötesinde bütün detayları benim düşüneceğim ve ilgileneceğim bir organizasyon şirketim olması
• Tamamı kendi çektiğim fotoğraflardan ve kendi tariflerimden oluşan bir kitap çıkarmak
• Ailecek bir yıl süre ile dünya turuna çıkmak
• Yıllar sonra baktığımda çocuklarımın karakterli, saygılı ve özgüven sahibi olduklarını ve iyi birer kariyer yaptıklarını görmek
• Eşimle birlikte emekli olunca deniz kenarında ve şirin bir sahil kasabasında yaşayabilme hayalimizin gerçekleşmesi


İkincisi; Hemen yapabileceğim halde yapmayı neden beklediğimi bilmediklerim.

• Fotoğrafçılık kursuna gitmek
• İleri düzey İngilizce kursuna gitmek
• Stepper’ın üzerinde her akşam yarım saat vakit geçirmek
• 12 yıl önce katıldığım bir seminerde hediye edilen ve bozulduğu için çok üzüldüğüm keman virtüözü Aysun Ercan’ın Çingene Dansı kasetinin cd’si olup olmadığını daha detaylı araştırmak, bulmak ve almak.
• Blogger’a güvenmeyip yazılarımın hepsini düzenli olarak kayda almak, arşiv oluşturmak.


Üçüncüsü ; Bir daha dünyaya gelsem ve seçme şansım olsa…

• Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinin yetenek sınavına girmek üzere kayıt için gittiğimde gördüğüm ucu bucağı olmayan kuyruk gözüme hiç uzun görünmez ve ayakta 24 saat bile olsa beklerdim, vazgeçmeyip inatla girmek için bütün yolları denerdim
• Mutlaka sanatla ilgili, kendimden de bir şeyler katabileceğim bir işim olurdu
• Keman çalmayı öğrenirdim hatta belki bateri


Bunun harici hayatımdan memnunum sanırım ki aklıma başka bir şey gelmiyor. Ben de nefesini kesecek anları merak ettiğim Sevgili Bengi, Elvan, Fulya, Feyza, Nilay, Didem, Ferah, Işıl ve Burcu’yu sobeliyorum.

28 Ocak 2008

AŞURE



Bu hafta sonu annemin acilen şehir dışına çıkması gerekince evlendiğimden beri ilk kez tek başıma aşure pişirmek görevi bana düştü. Tabi annemin usulü ve tüyoları ile birlikte. Beni en çok zorlayan kısım malzemelerin tek tek fotoğraflarını çekmek oldu. Arşivimde aşure tarifi ile ilgili güzel bir kaynak olması için kullandığım malzemeleri görüntülü olarak eklemek istedim.


Gerekli Malzemeler : (40 porsiyon)

Aşure için :

asurebugdayasurepirincasurenohutasurefasulye

asuremisirasureincirasurekayisiasurekuruuzum

asureelmaasureportakalasuresiyahuzumasurefistik

asuretozsekerasurekaranfilasuregulsuyuasuretuz

• 750 gr aşurelik buğday
• 1/2 su bardağı pirinç
• 1,5 su bardağı nohut
• 1 su bardağı kuru fasulye
• 200 gr konserve mısır
• 500 gr kuru incir
• 500 gr kuru kayısı
• 200 gr kuru üzüm
• 1 ad. elma
• 1 portakalın kabuğu
• 100 gr kuş üzümü
• 100 gr tuzsuz fıstık içi
• 9 su bardağı toz şeker
• 4-5 adet karanfil
• 2 yemek kaşığı gül suyu
• 1 tatlı kaşığı tuz

Üzerini süslemek için :

asuretarcinasurecevizasurecamfistik
asurefindikasurefistikasuresusam
asuresiyahuzumasureantepfistikasurenar

• tarçın
• ceviz
• çam fıstığı
• fındık
• tuzsuz fıstık
• susam
• kuş üzümü
• file fıstık
• nar

1. Bir gece önce buğdayı elimle iyice ovarak duru su elde edene kadar yıkadım. Tarifi bloga yazacağım için saydım, tam 16 kez su değiştirdim.
2. Pirinci de aynı şekilde duru su çıkıncaya kadar yıkadım.
3. İkisini birlikte aşure tenceresine koyarak üzerini yaklaşık dört parmak geçecek kadar su ilavesi ile ocağa yerleştirip hafif tıklattım. Bu annemin tabiridir. Kaynamaya başladığı an kapatılması gerektiğini ifade eder.
4. Tenceredeki suyu süzerek tekrar aynı şekilde doldurdum ve kaynamaya başladığı an yine ocağı kapattım.
4. Kapağını kapatıp önce büyükçe bir havlu onun üzerini de battaniye ile sıkıca sardım.
5. Nohut ve fasulyeyi de yine akşamdan haşladım. Nohudun kabuklarını soydum.
6. Sabah aşure tenceresinin kapağını açtığımda buğdayların gayet iyi bir şekilde patladığını, tencerenin yarısına kadar geldiğini sevinçle gözlemledim.
7. Fındık, çam fıstığı, tuzsuz fıstık ve susamı 180 ºC fırında 5’er dakika fırınladım.
8. Kuru kayısı, kuru incir, portakal kabuğu ve elmayı küçük küçük doğradım. Ayıklanacakları ayıklayıp hepsini yıkadım.
9. Tencereye bitimine beş parmak kalacak şekilde su ilave ederek ocağa yerleştirdim. Suyu ölçmek aklıma sonradan geldi ne yazık ki.
10. Kaynamaya başlayınca önce nohut, fasulye ve mısırı ilave ettim.
11. Bu aşamada su azaldığı için 5 su bardağı daha su ekledim.
12. Karanfili 1 çay bardağı su ile 3-4 dakika kaynatarak süzgeç ile suyunu süzüp ilave ettim.
13. Sırasıyla zor pişenden kolay pişene doğru incir ve şeker hariç bütün malzemeleri ekleyerek dibi tutmaması için aralıklarla sürekli karıştırdım.
14. İnciri ilave edip 4-5 dakika daha kaynattım.
15. Son olarak tozşekeri ilave edip karıştırdım.
16. Şekerli olarak da yine 4-5 dakika daha kaynatıp ocağın altını kapattım.
17. Sıcakken kaselere boşalttım.
18. Hafif ılık olunca süsleme malzemeleri ile içimden geldiği gibi süsledim. Bu kısımda biraz uzun sürdü.



Notlar :
1. Aşurenin kararmaması için buğdayın bol su ile iyice yıkanması önemlidir.
2. İncir çekirdekleri dağıldığı ve aşurenin rengini kararttığı için en son eklenir.
3. Ceviz aşurenin rengini kararttığı için iç malzemesine karıştırılmaz.
4. Şeker ilave edene kadar kıvamı oldukça koyu olur fakat şeker ilave ettikten sonra sulanıp normal kıvama ulaşır.
5. Buğday pirinçle birlikte ıslatıldığı için nişasta ilavesine gerek kalmadan kıvam kendiliğinden koyulaşır.

23 Ocak 2008

Kahveli Cupcake




Yeni aldığım Everyday Chocolate kitabından denediğim ilk tarif Mocha Cupcakes oldu. Tarifte yazan toz espresso’yu kullanmak yerine normal granül kahve kullandığım için ismini Kahveli Cupcake olarak değiştirdim. Bütün cupcakelerde olduğu gibi çay ve kahvenin yanına çok yakışan bir lezzet fakat şeker tadı bana epey eksik geldiği için nutella ile servis yapmayı daha uygun buldum. Yerken içinde hiç şeker kullanılmamış hissi veriyor. Bir dahaki denemede şekeri 1,5 su bardağı kullanmayı düşünüyorum.

Gerekli Malzemeler : ( 16 Ad. Cupcake için)

• 2 yemek kaşığı granül kahve
• 6 yemek kaşığı / 150 gr tereyağı
• 2/3 su bardağı / 100 gr toz şeker
(bir dahaki sefer 1,5 su bardağı kullanacağım)
• 1 yemek kaşığı bal
• 250 ml. su
• 225 gr un
(hamur çok sıvı olduğu için 1 su bardağı daha ilave ettim)
• 2 yemek kaşığı kakao
• 1 tatlı kaşığı karbonat
• 3 yemek kaşığı süt
• 1 büyük yumurta (hafifçe çırpılmış)

Üst kısım süslemesi için
• 6 yemek kaşığı nutella
• toz fıstık

ya da kitapta olduğu gibi

225 ml. çırpılmış krema
(1/2 su bardağı pudra şekeri ilave edilirse daha iyi olacağını düşünüyorum)
üzerine serpmek için kakao




1. Muffin kağıtlarını çift kat olarak kalıbımıza yerleştiriyoruz.
2. Çelik bir tencereye kahve, tereyağı, şeker, bal ve suyu koyarak orta ateşte şeker ve tereyağı tamamen eriyinceye kadar kaynatmamaya özen göstererek karıştırıyoruz.
3. Tencereyi ateşten alarak soğuması için su dolu daha büyükçe bir kabın içerisine oturtuyoruz.
4. Fırınımızı 160 ºC’ye ayarlıyoruz.
4. Soğuyan karışıma un ve kakaoyu eliyoruz.
5. 3 yemek kaşığı sütün içerisinde karbonatı eritip yumurta ile birlikte karışıma ilave ederek pürüzsüz bir hamur elde edene kadar çırpıyoruz.
6. Kaşık yardımı ile kalıplara boşaltarak ısısı 170 ºC dereceye yükseltilmiş fırında 20-25 dk. pişiriyoruz.
7. Tel ızgara üzerinde soğutup nutella sürerek toz fıstık serpiştiriyoruz.



İlgili diğer yazılar :

22 Ocak 2008

Yeni oyunlar

ben1blogson

Geçen hafta Sevgili Özlem tarafından “Hakkımda söyleyebileceğim 7 Şey” ve Sevgili Nilay tarafından “... Olsam” oyunları için sobelendim ve cevap vermekte bir hayli geciktim. İki arkadaşıma da incelikleri için çok teşekkür ediyor ve hemen cevaplarıma geçiyorum.

“Hakkımda söyleyebileceğim 7 Şey”

1. Kız bebekler için rekor sayılabilecek bir kiloda 5 kilo 100 gram doğmuşum. Doğduğumda doktor ve ekibi anneciğimi bırakıp beni ayaklarımdan tutup sallandırmak suretiyle Üsküdar’daki Zeynep Kamil Hastanesinin doğum katında gezdirip teşhir etmişler. Şimdiki gibi sezaryenle doğum için bahane aranmadığı bir dönem olduğundan normal doğum yapan anneciğim şaşırıp kalmış. Yıllar sonra başka bir ziyaret için gittiğimizde annem bana o meşhur katı gösterdi.

2. Çok sıcak kanlı bir yapıya sahip değilimdir. Herkesle hemen samimiyet kuramam. İnsanları önce gözlemleyip sonra paylaşımda bulunmayı tercih ederim. Bu yüzden duruşumun soğuk olduğunu düşünen ve tanıştıktan sonra bunu itiraf eden sayısı bir hayli çoktur.

3. Genelde sakin bir yapıya sahip olan ben araba kullanırken bambaşka bir kişilik haline dönüşüyorum. Özellikle sol şeritte gezintiye çıkmış gibi araba kullanan ve geçmek isteyişinize aldırmadan buna devam eden ve sizi sağdan sollamak zorunda bırakan sürücüler beni çileden çıkarıyor. Ağzıma geleni sayıyorum sonra da kendimi çok ayıplıyorum.

4. Oğullarım arasında ayırımcılık yapar pozisyona düşmek ya da onların öyle algılaması en korktuğum şey. Ne zaman birini öpsem yanımda değilse bile muhakkak bulup diğerini de öpüyorum. Biriyle bir oyun oynadıysam diğeriyle de mutlaka oynuyorum. Kahvaltı tabaklarını hep aynı hazırlıyorum. Bardaklarını hep aynı çizgide doldurmaya özen gösteriyorum. Ne alırsam mutlaka iki tane alıyorum.

5. Yaz mevsimini, güneşi, tatili ve denizi çok severim ama bir o kadar da korkarım. Bir gemide sabahlamak ve kara görünmeden yolculuk yapmak bana kabus gibi gelir. Mümkün olduğunca kıyıya yakın ve yalnız kalmadan yüzerim.

6. 5. Maddenin aksine kış mevsimini, soğuk havayı ve karı hiç sevmem. Kar yağışı beni hiç heyecanlandırmaz ve sevindirmez. Kar yağıyor diye sevinç çığlıkları atıp zıplayan arkadaşlara hayretle bakarım.

7. Alış-veriş merkezlerinin bazılarında tek başıma sakin sakin dolaşıp ürünleri incelemeyi ve karşılaştırmayı çok severim.


Şimdi gelelim “.... Olsam oyununa”

Yiyecek olsam : Tabii ki çikolata
Müzik aleti olsam : Keman
Mevsim olsam : Elbette yaz yaz yaz...
Kıyafet olsam : Beyaz tişört ve keten pantalon
Ayakkabı olsam : Babet tarzı rahat ve düz bir ayakkabı

Bu cevaplara fotoğraf da eklemek istiyordum aslında ama öyle hızlı hazırladım ki vakitsizlikten ekleyemedim maalesef.

Ben de bu sorulara verecekleri cevapları merak ettiğim blog arkadaşlarımdan Gülriz , Defne ve Neslihan’ı sobeliyorum.

18 Ocak 2008

Fındıklı Makaron / Ispahan



Sevgili Tuba’nın ev sahipliğinde gerçekleşecek olan Ye# 30 Dünya Mutfakları Etkinliği için aklımda birkaç alternatif vardı. Hangisini yapacağıma bir türlü karar veremiyordum. Sonra ani bir kararla makaron yapmaya karar verdim.

Tarifi denemeden ve yayınlamadan önce makaronla ilgili Google’da biraz araştırma yapmak istedim ve bu sayede ünlü Fransız Pastacı Pierre Herme’nin sitesini keşfettim. Daha önce adını hiç duymadığım ve bilmediğim Ispahan ile tanışmam da Pierre Herme sayesinde oldu.



Büyük bir hevesle malzeme tedarik ettikten ve ustamızın makaron olayı yazısını defalarca okuduktan sonra yaptığım ilk Fıstıklı Makaron/Ispahan girişimim, eteklenmeme probleminden dolayı başarısızlıkla sonuçlandı. Yapım aşamalarının kılavuzluk etmesi açısından yine de işlerin yolunda gittiği fotoğrafları bu yazıma ekleyeceğim.

Başarısızlıkla sonuçlanan girişimden sonra pes etmeyip ertesi akşam fındıklı bir dev makaron/ispahan yapmaya karar verdim. Bu arada sırası gelmişken ve unutmadan gün içinde beni destekleyen ve güven dolu güzel sözlerini esirgemeyen başta ustamız Sevgili Zinnur olmak üzere tüm blog arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.

Bu sefer sonuç fena olmadı sanki. En azından ilk kez makarona etek giydirmeyi sanıyorum başardım.



Tarif olarak Sevgili Zinnur’un fıstıklı makaron tarifini iki ölçü olarak uyarladım. İki ölçü ile yaklaşık 15 cm çapında iki tane Ispahan elde etmek mümkün oluyor. Ben bir tane Ispahan yaptım, kalan hamuru normal makaron şeklinde yapmak istedim ama oldukça koyu bir kıvam olduğu için yaptıklarım normal makaron görüntüsünde olmadı ne yazık ki. Sıkma izleri üzerinde olduğu gibi kaldı. Buna rağmen tadı mükemmeldi.

Makaronu gece yapıyorsanız mutlaka ertesi gün tüketmenizi tavsiye ederim. Bambaşka bir lezzet haline dönüşüyor çünkü. Zaten fırından çıktığı anda almaya kalkarsanız benim ilk denemede dayanamayıp yaptığım gibi içindeki yumuşak doku nedeniyle çok çabuk dağılabiliyor.

Şimdi tarifimize geçebiliriz.

Ben uyguladığım iki ölçü malzemeye uygun tarifi yazıyorum. Dilerseniz yarım ölçü olarak uygulayarak 1 adet Ispahan yapabilirsiniz.

• 2,5 su bardağı pudra şekeri (gramaj olarak da ölçüp ekleyeceğim)
• 226 gr toz fındık (bardak ölçüsünü ekleyeceğim)
• ½ bardak artı 4 yemek kaşığı yumurta akı
(Yumurta akını yemek kaşığının üstünde durdurmayı bir türlü başaramadığımdan bu malzemeyi ayarlamak beni birazcık zorladı. Yaklaşık 3,5 yumurta akı kullanmış oldum diye düşünüyorum)
• Bir çimdik tuz
• ½ bardak toz şeker

My creation

1. Daha önce öğrendiğim bir teknik olan yumurta aklarını yumurta soğukken ayırıp sonra oda ısısına gelmesini bekleme işlemini uyguladım. (Yarım saat)
2. O sırada toz fındık ve pudra şekerini derin bir kapta karıştırıp mutfak robotunda çektim. Çekerken arada durup kaşıkla karıştırdım. Bu işlem yaklaşık 3 dakika sürdü.
3. Oda ısısına gelen yumurta aklarını mikserin orta hızında bir çimdik tuz ile birlikte iyice beyazlaşıp yumuşak tepeler elde edene kadar (seni seviyorum Zinnur !) yaklaşık iki dakika çırptım.
4. Daha sonra mikserin hızını arttırıp toz şekeri ilave ederek karışım iyice sertleşene kadar ve daha keskin tepeler elde edene kadar bir iki dakika daha çırptım.
5. Mikseri bırakıp tahta bir kaşık yardımı ile pudra şekeri ve fındık tozu karışımının ilk önce yarısını yumurta aklarının olduğu karışıma ekleyip karıştırdım. Sonra geri kalanı ilave edip kuru malzemeleri tamamen yedirdiğimi düşündüğüm aşamada karıştırmayı bıraktım.
6. Fırın tepsilerine yağlı kağıt serdim.
7. Sıkma poşetimin ucuna 1 cm’lik düz yuvarlak ucu taktım. Karışımın tamamını poşete boşaltarak elimden geldiğince havasını almaya çalışıp torbanın ağız kısmını birkaç kez çevirerek kapattım. Yine de sıkarken hava kabarcıkları oluşmasını engelleyemedim tabi.
8. Karışımı içten başlayıp dışa doğru gidecek şekilde ve hiç ara vermeden yaklaşık 15 cm çapında 2 adet daire oluşturacak şekilde yağlı kağıt serilmiş tepsiye sıktım. Kalan hamuru da küçük makaronlar yapmak üzere boşluklara sıktım.
9. Bu şekilde 1 saat kurumalarını bekledim.
10. Bir saat dolmadan 15 dakika önce fırını 150 ºC’ye ayarladım.
11. Tepsilerin ikisini birden değil ayrı ayrı pişirmeyi tercih ettim. En alttaki rafı değil onun bir üstünü kullandım.
12. Fırına sürdükten sonra dereceyi 160 ºC’ye getirdim.
13. Fırının kapağını açmadan 10 dakika pişirdim.
14. Çıkardıktan sonra ertesi güne kadar büyük bir sabırla bekleyerek yağlı kağıttan ayırdım.


Dev makaronların sunuma değer olacağından emin olmadığım için ara kremasını gece hazırlamamıştım. Sabah hem fotoğraf çekimi hem de krema ile uğraşmak epey vakit alacağı için fotoğrafa uyacak şekilde pratik bir krema hazırladım bir çırpıda. Normalde beyaz çikolatalı ganaj hazırlamayı tercih ederdim çünkü bu krema bir süre bekleyince makaronu mutlaka yumuşatır gibime geliyor. Bunu da akşama test edip göreceğim ama siz denerseniz ganaj kullanmanızı tavsiye ederim.

200 ml kremayı ½ su bardağı pudra şekeri ile yaklaşık 4-5 dakika çırptım. Daha sonra içerisine ½ su bardağı ahududu marmeladı ilave ederek katılaşıncaya kadar iyice çırptım. Kremayı sadece alt kata sürerek üzerine 1 su bardağı kadar ahududu yerleştirdim ve üst kısmı kapattım. Dev makaronun üst kısmına sıkma tüpü ile çok az krema sıkıp son olarak toz fıstık serpiştirdim. İşte artık çekime hazırdık.
Ekleme : Akşam tadına baktığımda kremanın makaronu kesinlikle yumuşatmadığına ve çok yakıştığına şahit oldum. Not olarak eklemek istedim.



Ispahan denemesi benim için güzel ve zevkli bir tecrübe oldu. Bundan sonra farklı alternatifleri sıklıkla deneyeceğim diye düşünüyorum. Bu konuda kat etmem gereken oldukça uzun bir yol var.

17 Ocak 2008

Olmayan Ispahan ve Fıstıklı Makaron Maceram


Fotoğraf Pierre Herme'nin sitesinden alınmıştır.

Bütün gün bu fotoğrafa baktım durdum. Etkinlik için aklımda olan birkaç alternatiften hangisini yapacağıma hala karar vermemiştim. Sanki daha önce bir çok başarılı makaron denemesine imza atmış gibi bir anda acemi cesareti ile bu görünümde dev bir makaron yapmaya karar verdim, hem de fıstıklı.

Evde toz olarak hiçbir mamul yoktu. İş çıkışı pasta malzemecilerine gitmem imkansızdı. Başladım civardaki unlu mamuller satan yerleri bir bir dolaşmaya. Hepsinin imalathanesi o saatte kapalıydı. Son ümitle girdiğim bir fırında bin bir rica ile imalathaneyi açtırmayı ve toz fıstık ve fındık almayı başarabildim. Çok mutluydum.

Daha önce defalarca okumuş olmama rağmen Sevgili ustanın Makaron Olayı yazısını gün içinde defalarca okudum. Yine de çıktısını alarak girdim mutfağıma.



Yumurta ve şekeri iyice çırptım. Daha öce hiç bu kadar katı olmamıştı, yani bu çok iyiydi.



Eleyip robotta çektiğim toz fıstık ve pudra şekerini ilave ettim.



Tamam gibi görünüyordu.



Sıkma tüpüme bir cm'lik uç takarak makaron hamurunu fotoğraftaki gibi içten dışa büyük daire olacak şekilde sıktım.

Buraya kadar her şey çok güzeldi. Daha sonra 1 saat kurumalarını bekledim. Heyecanla fırına attım. İçimden lütfen eteklensinler diye dua ediyordum ama yine olmadı, eteklendirmeyi başaramadım. Hiç de umduğum gibi bir görüntü olmadığı için fırından çıkmış halini buraya eklemiyorum. Bu akşam fındıklı bir deneme daha yapacağım. Tek dileğim işlerin bu sefer sonuna kadar yolunda gitmesi...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...